İçeriğe geç

Kaşka kavmi kimdir ?

Hayat bazen bize hiç duymadığımız halkların, hiç bilmediğimiz medeniyetlerin fısıltılarını getirir. Onların hikâyelerini öğrendikçe, kendi yolculuğumuzda da derin izler bırakır. Bugün sana, tarihin tozlu sayfalarından çıkıp gelen bir halkın, Kaşka kavminin hikâyesini anlatmak istiyorum. Bu sadece bir tarih anlatısı değil… Aynı zamanda insanın varoluş mücadelesi, direnç ve umut dolu bir destan.

Unutulmuş Dağların Halkı: Kaşka Kavminin Doğuşu

Anadolu’nun kadim topraklarında, Hititlerin güçlü surlarının ötesinde, dağların koynunda yaşayan bir halk vardı: Kaşkalar. Adlarını pek azımız duymuştur, çünkü onlar tarihe büyük imparatorlukların gölgesinden bakarak girmişlerdir. Ama sessiz kalışları, etkisiz oldukları anlamına gelmez. Aksine, Kaşkalar Hititlerin en büyük düşmanı, en zorlu rakibi ve en inatçı sınavı olmuşlardır.

Onlar savaşçıydı, özgür ruhluydu ve toprağa bağlı bir halktı. Devlet kurmadılar belki, taşlara devasa tapınaklar dikmediler. Fakat dağların rüzgârına karışan özgürlük tutkularıyla tarihe kazındılar.

Bir Stratejistin ve Bir Yüreğin Hikâyesi

Kaşka topraklarında doğan Arsan, bir savaşçıdan öte bir stratejistti. Babasından öğrendiği tek bir kural vardı: “Güçlü olan değil, sabırlı olan kazanır.” Hitit orduları sınırlarına dayandığında Arsan, korkuya kapılmadı. Tıpkı bir taş ustasının sabırla heykel işlemesi gibi, savaş planlarını adım adım ördü. Her hamlesi düşünülmüş, her kararı sonuç odaklıydı.

Yanında ise Neria vardı. Neria bir savaşçı değildi ama halkının kalbiydi. Yıkılan köyleri onaran, çocuklara umut veren, yaşlılara hikâyeler anlatan oydu. Kadınların empatik ve ilişkisel gücü, Neria’nın varlığında vücut bulmuştu. O, savaşın ortasında bile insanlığı unutmayan bir ses oldu.

İkisi bir arada, Kaşka’nın ruhunu temsil ediyordu. Arsan stratejisiyle direnç kazandırıyor, Neria sevgisiyle kimliklerini koruyordu. Birinin aklıyla diğerinin kalbi birleştiğinde, işte o zaman dağ halkı ayakta kalmayı başarıyordu.

Hititlere Karşı Direniş: Sessiz Zaferler

Kaşkalar hiçbir zaman Hititleri tamamen yıkamadı. Ama Hititler de onları hiçbir zaman tam anlamıyla yenemedi. Bu, tarih kitaplarının yazmadığı bir dengeydi. Kaşka köyleri, birer birer yakılsa da yeniden kuruldu. Askerleri dağıtılsa da yeniden birleşti.

Hitit kralı II. Mursili’nin yazıtlarında bile onların adından korkuyla bahsedilir. Çünkü Kaşkalar, beklenmedik anlarda saldırır, imparatorluğun kalbinde yaralar açarlardı. Bu küçük dağ halkı, devasa bir medeniyetin huzurunu kaçıran bir “rüzgâr” olmuştu.

Bir Halkın Sessiz Kahramanlığı

Kaşka kavmi, bir gün tarih sahnesinden çekildi. Ne bir şehir bıraktılar geriye, ne de anıtlar… Fakat onların hikâyesi taşlara değil, insanın hafızasına kazındı. Bu, güçle değil iradeyle var olmanın hikâyesiydi.

Arsan’ın stratejileri ve Neria’nın sevgisi, aslında insanlığın iki yönünü temsil ediyordu: Biri ayakta kalmamızı, diğeri insan kalmamızı sağlıyordu. Belki de Kaşka’nın asıl mirası buydu.

Bugün bu satırları okurken belki Kaşkaların adını ilk kez duyuyorsun. Ama onların hikâyesi aslında hepimizin hikâyesi. Direnmenin, umut etmenin, sevgiyle var olmanın hikâyesi… Belki de bu yüzden, tarih onları unuttu sanırken biz hâlâ onlardan ilham alıyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hipercasino mecidiyeköy escort
Sitemap
hiltonbet girişsplash